Uşak TV
2017-10-30 12:15:21

AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE ANLATACAKLARIM VAR!

ALİ GALİP BALTAOĞLU

admin@usak.tv 30 Ekim 2017, 12:15

 ŞOFÖR VAKASI VE FETÖ ŞÜPHELİSİ ADİL KARAMAN’IN TRAJİ KOMİK İFADESİ…
Uşak Üniversitesi Rektörünün iddianamesi bir basın operasyonuyla beraber aniden ortaya çıktı. Elini kolunu sallayarak Uşak sokaklarını arşınlayan köküne kadar FETÖ’cü H.E. köküne kadar FETÖ’cü arkadaşı E.K’den duymuşmuş! Rektör Sait ÇELİK 2012’deki ABD ziyaretinden sonra “hoca efendiyi ziyaretinden Umre hazzı aldım” demiş. Biz bu iddianame gerçeğini ULUSAL BASINDAN öğrendik. Merakla beklediğimiz iddianame şüphelinin avukatına ulaşmadan Milliyet ve Akit Gazetelerine ulaşmıştı. İlginç buldum!


Rektör, benim yanımda ve bulunduğum kalabalık ortamlarda ABD ajanı, Siyonist uşağı, dediği FETÖ liderinden meğer feyz alıp haz duyuyormuş. Demek ki, ciddi kriptoymuş! 
Benim bildiğim rektör her fırsatta FETHULLAH’IN şizofrenik bir ruh hastası olduğunu söyler, müntesiplerine de MANKURT derdi. Bazen rektör bu sebeple mi içeride diye düşündüğüm oluyor! Bu ifadelerine tanıklık yapacak birçok öğretim üyesi vardır üniversitede. Hepsi mahkemede konuşacaktır. 
Savcılar aslında benim rektörün en yakınlarında çalıştığımı biliyordu. Soruşturma sırasında bizim ifademize başvurma ihtiyacı duymadıkları için bunları kayda geçiremedik. Şimdi tek yol kaldı, mahkemede konuşacak bildiklerimizi söyleyeceğiz. Söyleyeceklerim o kadar çok ki; öncelikle bildiklerimi parça parça yazayım, mahkemede kısaca tekrar edip bu yazılı ifadelerimizi makale olarak sunayım diyorum
İlk bilgimi masal formunda yazayım, bu işte tuzu olanlar da tek tek mahkemeye gelsinler istiyorum. Gelsinler ve bildiklerini devletle paylaşsınlar. 
Sızmalara mı Sızmışlar? Sızılanlar Süzme Sızma mıymış? 
Bir varmış bir yokmuş. Yıllardan 2011’de Sait ÇELİK diye bir adam Uşak Üniversitesine rektör olmuş. Menzilci arkadaşların ısrarlı tavsiyesi ve kendi takdiri ile Adil KARAMAN diye bir adamı genel sekreter yapmış. Adil KARAMAN’ın hukukçu olması takdirinde en önemli etken olmuş. Önce vekaleten iki yıl sonra da asaleten atamış. Asaleten atanması sırasında da Rektör vekili Sayın Dalkıran’ın ısrarla Adil KARAMAN’ı tavsiye ettiği söyleniyor! Genel Sekreter’in en yakın arkadaşlarından biri de Uşşaki Şeyhi olduğu söylenen avukat Muhammed Bakır MUTLU imiş. (Ki iddianamede ve mahkemede rektör aleyhine ihbarcıların ve şahitlerin başında da bu şeyhin müridi olarak bilinen Tarih bölümü öğretim üyesi Selcen Hanım var. Bu tanıkla ve daha birçok tanıkla mahkemede yüzleşeceğiz)
Bu arkadaşlar ilk başlarda rektörle çok iyi anlaşmışlar. Fakat gel zaman git zaman rektörle araları açılmış. Rektör adalet diye tutturuyormuş, bunların tavsiye ettiği adamları üniversiteye kendi yetkisiyle almıyormuş. Puanları düşük sınavı kazanıp gelsinler diyormuş. İşçi ve güvenlikçi alımlarında kura çekerim diyor, inşaat ihalelerini hak eden alır özel şart koymam diyormuş. İhaleyi alan müteahhitlerin alımlarına satımlarına karışmıyormuş. Rektörün ilgilendiği tek husus ihaleyi alanların vaat ettikleri sürede ve kalitede inşaatları bitirmesiymiş. Müteahhitleri makamına kabul etmiyor geciken müteahhide geciktiği her gün için para cezasını ödetiyormuş. Bu şartlarda çalıştığı için dışarıdan müdahil olacak kimseye bu fırsatı vermemiş. Böyle tekliflerle gelenlerin hiçbir teklifini kabul etmemiş. Hakkaniyet prensibini bozacak hiçbir işe razı olmamış, dediklerini yapmamış ve gün gelmiş araları bozulmuştu. Özellikle bu kişiler bir rektör adayı çıkartarak rektörü değiştirme derdine düştüklerinde açıkça kılıçları çekmişlerdi.Rıfat OKUDAN adlı kişiyi aday çıkartılar ve Sait ÇELİK’i indirmek için kuralsız bir savaş başlattılar. 
Aralarının iyi olduğu zamanlarda UŞŞAKİ Şeyhi Muhammed Bakır MUTLU ve Menzilci Genel Sekreter Adil KARAMAN ortak iş tutuyorlarmış. O kadar ki üniversitede bazıları Adil KARAMAN’ı Uşşaki diye biliyormuş. Bunlar Oğuz CEYLAN adlı bir adamı tutup üniversiteye getirmişler. Nasıl mı? Basit. Bu kişi Hava Kuvvetlerinden çalışırken önce bir belediyede memur yapılıyor!!! Sonra Muhammed Bakır MUTLU ve menzilciler araya giriyor. Rektöre rica ediliyor. Bu kişi memur olarak üniversiteye nakil yaptırılıyor. Daha sonra operasyon başlıyor. Muhammet Bakır MUTLU ve Menzil gurubu Oğuz CEYLAN’ı rektöre özel şoförün olsun diye teklif ediyorlar. İşte sana sapasağlam bir şoför bulduk hocam diyorlar.


Rektöre ısrarla bunu özel şoförün yap, şöyle iyi çocuk böyle iyi çocuk diyorlar. Mevcut şoförüne güvenemezsin hocam, şoför önemli sağlam bir adam şoförün olmalı, biz bu çocuğa kefiliz diyorlar. Bu genç şoför arkadaş Menzilden ziyade üniversitede UŞŞAKİ ve Muhammed Bakır MUTLU’nun müridi olarak tanınıyormuş. Ama Menzile de yakınmış! UŞŞAKİLERİ arkasına alacak UŞŞAKİ, MENZİLCİLERİ arkasına alacak kadar MENZİLCİ imiş! 
Rektör bu teklife sıcak bakmıyor. Yakınlarına (bana ve bazı birkaç kişiye) demiş ki, bu Oğuz CEYLAN denen şoförü benim yanıma benden haber almak ve beni takip etmek için casus olarak yerleştirmek istiyorlar. Genel sekreterine MENZİL temsilcilerine ve Muhammed Bakır MUTLU’ya kibarca yedek şoför olarak bulunsun demiş. Kırmamaya çalışmış. Ne geldiyse başına insanları kırmama kaygısından gelmiş zaten! Hiçbir zaman bu genç arkadaşı yanında gerçek şoförü olarak taşımamış. Yedekte tutmuş. 

Rektörün şoförlüğünü hep resimde görülen Aydın SARISAMAN yapmış. Dürüst ve ağzı sıkı bir arkadaş olarak biliniyormuş. Üniversitede herkes bunu biliyormuş. Rektör bu şoförden hiçbir zaman vazgeçmemiş. 
Rektör Sait ÇELİK FETÖ’den gözaltına alındığında, şoför Oğuz CEYLAN’da gözaltına alınmış ve tutuklanmış. Tutuklandığında ulusal ve yerel basın olayı “Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik, Rektör'ün makam şoförü Oğuz Ceylan” şeklinde yer vermiş. 
O DA NE? Oğuz CEYLAN FETÖ’cü imiş MEĞER! Bir rivayete göre bylockçu olduğu da söyleniyormuş. 
Algıya bakar mısınız? FETÖCÜ REKTÖRÜN FETÖCÜ ŞOFÖRÜ!
Şimdi soru şu. 
Sayın Avukat Muhammed Bakır MUTLU, bir dolar hikayesinin yapımcısı ve anlatıcısı mahkemede göğsünü gere gere NAKŞİBENDİ olduğunu iddia eden Adil KARAMAN, MENZİL tarikatının pek saygıdeğer mensupları. Bu olay doğru mudur? Bu olayın böyle olduğuna dair tutuklu rektör dahil birçok tanık var. Bu konuya siz ne dersiniz? Bu adamı belediyeye neden memur yaptınız? Açıklayın da bilelim. 
Asıl soru ise şu.
Pek saygıdeğer UŞŞAKİLER, MENZİLİLER, NAKŞİBENDİLER. 
Rektöre tavsiye ettiğiniz, kefil olduğunuz ve dahası ısrarla dayattığınız şoför FETÖ’cü çıkmış! Bu konuyu da basında “Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik, Rektör'ün makam şoförü Oğuz CEYLAN” şeklinde haber yaparak bir güzel ALGI YARATMIŞSINIZ. 
Amaç bu muydu? 
En önemli soru ise şu: 
Şimdi FETÖ mü size SIZDI, yoksa siz mi FETÖ’ye SIZDINIZ GURBANLAR?
Oğuz CEYLAN sizi de mi yedi? 
Yoksa siz, Oğuz CEYLAN’ın ta kendisi misiniz? 
Birleri bugün ortaya çıkıp, hepiniz mi SIZINTISINIZ? dese, söyleyecek sözünüz var mı?
Ben fikirlerine ve inançlarına katılmasam da Menzilcilerinde, Muhammed Bakır MUTLU’nun FETÖ’cü olmadığını düşünürüm. FETÖ’nün meşru kabul edildiği zamanlarda onlarla yakın olmuş, menfaat birlikteliklerine gitmiş, onlarla çatışmamaya çalışmışlardır. Zira o dönemlerde FETÖ ile çatışmak hak ve menfaat kaybı demekti. FETÖ ile görünmeyeni dövüyorlardı! 
Gerçek şu ki, sosyal demokrat partilere, sosyalist derneklere bile SIZAN bir CASUS ŞEBEKESİ’nin, kendini İslami olarak adlandıran tarikat cemaat dernek ve vakıf benzeri başka yapılara SIZMAMASI mümkün mü? Emniyet ve istihbarat birimlerinin buradan yürümesi gerekir. Kim bilir belki UŞŞAKİ UŞŞAKİ değildir, NAKŞİBENDİ de NAKŞİBENDİ değildir! 
Kim kimdir? Kim kim değildir? Kim nedir? Kim ne değildir? Ne, ne değildir? Ne nedir? Kimin içinden kim çıkar? Kimin içinden kim çıkmaz? Neyin içinden ne çıkar? Neyin içinden ne çıkmaz? Kimin içinden ne çıkar? Neyin içinden kim çıkar? 
Köküne kadar FETÖ’cülerin itirafçı kontenjanından özgürce aramızda dolaştığı bu melun ortamda kimin kim olduğunu biz de şaşırdık, dostlar! Anlaşılan FETÖ’cüler hâla iş başında! 
NAKŞİBENDİ VE MENZİLCİ ADİL KARAMAN’A SAVCILARIN SORMADIĞI SORUYU BEN SORUYORUM! 
Adil KARAMAN, seni tanırım. Benim bir davamda yalancı şahitliğinden tanırım. Avukat kimliğinle Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gelmiş Rektör Şan ÖZALP’ın Dekan Adnan ŞİŞMAN’ın yargı kararlarını etkisiz kılan kararlarının hukuka uygun olduğunu, insan haklarına uygun olduğunu anlatmıştın. Bu adamlar husumetle hareket etmiyorlar demiştin. Hatırlıyor musun? Şan ÖZALP’in bana ve valilik insan hakları kuruluna hakaretlerini savunmaya gelmiştin o mahkemeye utanmadan! Avukat Ümit İNCEEFE seni yaptığınla yüzleştirmiş. Yalancı şahitlik yaptığını yüzüne söylemiş bir de hukukçu olacak demişti, diye hatırlıyorum. Neyse senin şahitliğin o davayı kurtaramamış Şan ÖZALP sana rağmen mahkum olmuştu.
Şimdi FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alındığında verdiğin ifadeyi aşağıda yayınlıyorum. Ve savcının sormadığı soruyu soruyorum.
İfadende çok önemli bilgiler veriyorsun. Gerçi savcı bey bu ifadeleri güvenilir bulmamış olacak ki, iddianamesine almamış! Bu durumda anlattıkları olaylara seni tanık gösteren herkes, başta Hüseyin Ufuk UĞUR olmak üzere şaibeli hale geliyor. Hüseyin Ufuk UĞUR rektörden randevu alamıyormuş da, seni tanıyormuş da, sana gelmiş görüşmüşte, Mazlum Der notu düşülerek randevu alınmışta, gibi söz ve olayların da tanığı sensin çünkü. Her nedense, bu tür şeylerin tanığı FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alınan ya sensin, ya da tescilli FETÖ’cüler! Senin ifadeni güvenilir bulmayarak iddianameye almayan savcılık makamı! Biz seni nasıl güvenilir bulalım? 
Sizin herhangi bir konuda doğruya tanıklık edemeyeceğinizi bittecrübe biliyorum ama yine de soruyorum. Malumâliniz rektörle başsavcının, rektörle, rektör vekili Sayın Dalkıran’ın 2011 yılında birbirlerine bir dolar gösterdiğini, seri numaralarını kontrol ettiğini iddia etmişsiniz. Dahası başsavcı Ali BAYRAM’ın sizi aşağıladığını azarladığını anlatmışsınız. Cebinizde bir dolar taşımadığınızdan dolayı eksiklenmişiniz falan filan. Madem sizi böyle aşağıladılar, başsavcının makamını niye terk etmediniz? Sonuçta “üniversitenin genel sekreteri doktoralı bir hukukçusu olarak”(kendi ifadeniz) bu zillete neden katlandınız? Koskoca genel sekreter ve doktoralı bir hukukçu olarak daha onurlu davranıp, rektöre, başsavcının böyle davranmasına siz izin verdiniz, sizin gibi biriyle asla çalışmam diyemediniz mi? İstifanızı rektörün masasına atamadınız mı? Bütün bu onursuzlukları neden sineye çektiniz Sayın KARAMAN? İşin bu kısmı sizin tercihiniz karışamayız tabii! 
Şimdi gelelim asıl soruya: malumunuz 22 Aralık 2016’da FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alındınız. Yani 15 Temmuz darbe girişiminden 4 ay 7 gün sonra. Tam 127 gün sonra. Verdiğiniz bilgiler öyle böyle bilgiler değil! Çok çok çok çoook ciddi bilgiler!!!!!Ben olsam, o dönemde anlam vermediğim, darbeden hemen sonra anlamlı hale gelen bu bilgileri derhal devletime ihbar ederdim. Savcıya koşar anlatırdım. 
Böylesine önemli bilgilerin devlete ulaştırılmasında ihmal gösterilmesi normal mi? Belki de bu bilgi üzerine Sait ÇELİK 15 Temmuzdan hemen sonra tutuklanır ülke bir FETÖ’cüden kurtulurdu! Ne dersiniz? 
Bakın Sayın Adil KARAMAN, ben sizin 2009-2010 yıllarına kadar FETÖ’cülerle yakın olduğunuzu bilirim. Daha sonra Menzile takıldığınız söylendi. Bilmiyorum gerçekte nereye mensupsunuz? Yalnız “ben strateji icabı gözaltına alındım, benim FETÖ’cü olmadığımı güvenlik kuvvetleri elbette biliyorlar” diye konuştuğunuzu üniversitedeki fısıltı gazetesinden duyuyorum.
Şayet ben savcının yerine olsaydım. “Madem darbeden hemen sonra bunu anladın, bu kadar önemli bir bilgiyi FETÖ’den gözlatına alınmadan önce neden ihbar etmedin diye sorardım. Bu soruya cevap vermeden Nakşibendi olduğuna hemen inanmazdım. Neden 120 gün bekledin de gözaltına alınınca söylüyorsunun, makul ve mantıklı cevabını senden talep ederdim. Bunun makul ve mantıklı hiçbir cevabı olmadığı içinde seni FETÖ’den tutuklar cezaevine gönderirdim. Ya da hakkında iftiradan işlem yapardım. Böylece bugün seninle ilgili şaibe doğuracak her şeyin de önüne geçerdim. Çok şanslısın ki, ben savcı değilim! 
Sayın Adil KARAMAN, vatandaşlar verdiğin ifadenin önemini okumadan takdir edemeyebilirler. İddianameyle beraber dosyada gizlilik kalmadığı için ifadeni yayınlıyorum. Herkes okusun, seni tanısın! Zira ben rektöre kumpas kurulduğunu düşünüyorum. Senin ifadelerinin de kumpas belgesi olduğunu düşünüyorum. Seninle de mahkemede görüşelim. Senin mahkemeye gelmen için elimden geleni yapacağım. Söylediklerini hakim önünde tartışalım ki gerçekler ortaya çıksın. Vesselam. 




Yorumlar (4)

Mazlum 7 Yıl Önce

Bu oğuz ceylanın kardeşi önce tedaşa sonra sağlik müdürlüne daha sonrada üniversiteye memur olmuştur hepsi de 10 yıl içinde olmuştur nasıl oluyorda kendi isteğiyle sürekli kurum değiştiriyor hem oğuz ceylan uzman çavuşluktan onlara göre istifa ediyor çanakkaleden uşağa geliyor nasil oluyorda memurluktan ayrilan biri tekrar hem belediyeye hem üniversiteye memur oluyor hemde fetocolarin ocaği tokiden nasil hemen kurayla ev çıkıyor fetonun ocaği diyorum çünkü bir sürü tutuklu fetocu var tokide hepsi oraya yuvalanmış ben kura çekilişininde hile olduğunu düşünüyorum

REKTÖRLÜKTE BİR BİLEN 7 Yıl Önce

alli̇ gali̇p hocam rektörlükte çlaişmadiğiniz i̇çi̇n bi̇lmeyebi̇li̇rsi̇ni̇z. bi̇lmedi̇ği̇ni̇zi̇ bi̇z tamamlayalim. rektörün şoförü di̇ye tanitilan oğuz ceylan asilinda şu anki̇ rektör veki̇li̇mi̇z sayin dalkiaranin şoförüdür. bunu rektörlükte herkes bi̇li̇r. sorun sayin dalkirana söyleycekti̇r i̇nkar edi̇emez. rektör yardimcisi i̇ken kendi̇si̇ne tahsi̇s edi̇len arabayi oğuz kullanirdi. i̇darei̇ mali̇ i̇şlerdeki̇ ve i̇lgi̇li̇ bi̇ri̇mlerdeki̇ kayitlardan kolayca tespi̇t edebli̇ri̇si̇ni̇z.

kütüphane kuşu 7 Yıl Önce

hocam bu fetöcüleri̇ si̇z i̇yi̇ kovaliyorsunuz. sayin dalkiranin memurken geti̇rdi̇ği̇ ve dai̇re başkani yaptiği ki̇şi̇ni̇n damadinda bylock çiktiği söyleni̇yor. bi̇r araştirsaniz merak edi̇yoruz rektörlükte herkes bunu konuşuyoṙ̇̇. dedi̇ği̇ni̇z gi̇bi̇ ki̇m ki̇mdi̇r bi̇lmi̇yoruz

YORUMDAN AL HABERİ 7 Yıl Önce

vay be demek sayin dalkiranin şöförü ha. sayin beyden bi̇r açiklama bekli̇yoruz. sayin hocam doğru mu. asaleten atadiğiniz dai̇re başkaninin damadi bylock cu mu? bunlara cevap vermeli̇si̇ni̇z. yorumdan al haberi̇ böyle bi̇r şey gali̇ba ))))))

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.