Bakınız! Yaptığım bazı gözlemler, gerek görsel gerekse yazılı basında çıkan haberler, görüştüğüm değişik toplum kesimlerinin verdiği birtakım bilgiler; ekonomi adına her geçen günün hiç de iyi olmadığını gösteriyor. Sanayisi ile ünlü bir kent olan UŞAK”da kredi borçları, adeta esnafın da, ücretlinin de, sanayicinin de boğazına kadar sarılmış, sanki canını almak ister gibi başında beklemiyor mu?
Bakınız! Tüm ülkede olduğu gibi Uşak”da da üretim neredeyse durmuş, sadece tüketim mekanizmaları tüm hızıyla çalışmaya devam etmiyor mu?
ŞOK, BİM, A101, MİGROS, VERA EGE ŞOK gibi birbiri ardına açılan HİPERMARKETLER VE ŞUBELERİ, cebinde beş kuruşu bile olmayan insanların kredi kartları sayesinde birdenbire “zenginli” moduna sokulmuyor mu?
Her ne kadar ekonomik kriz ve durgunluk dönemlerinde krizin ya da durgunluğun etkisiyle birazcık yavaşlama dönemine giriliyorsa da de hala Türkiye”nin bir kredi cenneti haline geldiğini düşünenlerdenim. Acaba banka kredileri hala acil çıkış kapısı mıdır? Bu soruya verilecek yanıt kesinlikle evet olacaktır!
Hele hele cadde ve sokaklarda güzel giyimli, manken görünümlü, diksiyonu düzgün gençler marifetiyle dağıtılan kredi kartları, dağıtılan ihtiyaç kredileri, insanları “Borç Batağına” sokmanın yollarını arıyor.
Sadece günü kurtarmak üzere programlanmış bireyler için BANKA KREDİLERİ tam bir “acil çıkış kapısı” konumuna gelmiş durumda. Sonunun, yarınının ne olacağını düşünmek bile istemeden, bu insanlar; sürekli yükselen borç faizlerine aldırmadan, bu yola baş koyuyorlar. Çünkü başka çareleri yok ki! Zaten başka çareleri olsa neden krediye yönelsinler.
Elbette haklı olarak Sayın Hocam! Şayet bunun sonunda ne olur diye sorabilirsiniz. Şahsi görüşümü sizlere ifade etmeye çalışayım: Elbette kibankalara hiçbir şey olmaz; onlar işini bilir, ”Uzman Hukukçuları, Uzman Bilirkişileri” sayesinde borçlarını kimsede bırakmazlar. Olan yine de örneklerine sık sık rastlanıldığı gibi “Kredi Mağdurları” çaresiz insanlara olur. İşte adeta kredi çıkmazına girmiş insanlara bu saatten sonra akıl vermek gibi bir durumum olabilir mi? Elbette olamaz. Hiç kimse bile bile veya isteyerek kendini bu batağa sokar mı? Tabii ki sokmaz. Ne yazık ki şartlar bazen çok farklı gelişebiliyor bu ülkede değil mi?
Sakın yanlış anlaşılma olmasın. Elbette kredi sistemine tamamen haksızlık etmek istemiyorum. Çünkü banka kredileri her zaman can yakacak değil elbette. Bazen de can simidi ya da can suyu olabiliyor insanlar için. Bazen de hayırlı bir işte ilk kurtarıcı konumunda olabiliyor.
Benim sözünü etmek istediğim husus aslında toplumu gereksiz TÜKETİM ÇILGINLIĞINA sevk ettiren bankalar arası “KREDİ YARIŞLARI”. Yani geri dönüp dönmeyeceği beli olmayan kredilerin her önüne gelene dağıtılması meselesi. Mesela hiç bir geliri olmayan öğrencilerimize bazen aile kefilliği bile aranmadan verilen kredi kartları. Asgari ücretlilere verilen kontrolsüz kredi kartları.
Bakınız! Hayatının baharında yaptığı denetimsiz, hesapsız harcamalar yüzünden adeta gencecik yaşında borç batağına düşen gençlere tanık olmuyor muyuz? Bu konu da mutlaka bankaların da toplum üzerinde sosyal sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Elbette ticari hırslarını da bir şekilde anlayışla karşılamak mümkün; ama halkımızın ekonomik çaresizliğinin ve bilinçsizliğinin üzerine de bu kadar gidilmesinin haksızlık olduğunu düşünüyorum. Acaba yanlış mı düşünüyorum? Hoşca kalın dostça kalın!
Önemli Not: Değerli Okurlar! Bir yazarın en büyük hazinesi okuyucularıdır. Yazılarımın okunma sıklığı bendenizi daha çok yazmaya teşvik ettiğinin bilinmesini isterim. Mümkün olduğunca tarafsız, objektif yazmaya çalışıyorum. Okuyucularıma, yorum yapanlara şükranlarımı sunuyorum. Yorumlarınızı, eleştiri ve görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımla!