Siyaset: Daha iyiye doğru bir büyüme enerjisidir. Siyaset: Halkın da tasvibini gerektiren proje ve yatırım faaliyetidir.
Ekonomi demek, barış huzur ve güven demektir Ekonominin gelişmediği yerlerde, yoksulluk ve cehalet vardır. Yoksulluk ve cehaletin olduğu yerde de, gizli ellerin sömürü tezgahları söz konusu olur.
Elbette az-çok herkes merak etmiştir. Acaba siyaset ve siyaset adamlarında bulunması gereken özellikler nelerdir diye? Bana göre siyaset, halkı en iyi şekilde yönetmektir. “Siyaset, halkı bulunduğu noktadan daha iyisine taşıma sanatıdır”.
Sadece bir partiye bağlı olmak, siyaset adamına bir üstünlük kazandırmaz. Siyaset adamının çevresinde, daha iyi bir yaşam kalitesi bekleyen halk vardır, gençler vardır, engelliler ve yaşlılar kısacası birey vardır.
İster Milletvekili, ister Belediye Başkanı olsun elbette her konumdaki siyaset adamı, üretim, eğitim, adalet ve özgürlük bağlamında, proje hazırlayarak toplumun önünde ışık olması gerekir.
Muhalefette bile olsa, siyaset adamı, değişim ve yenileme isteyen bir programla yatırımları izleyecek, yerine göre denetleyecek ve daha verimlisine koşmakla, etkinliğini gösterecektir. Siyaset adamı, alım gücü düşen vatandaşın sorunlarını savunacak. Vatandaşa hizmet akımının eşit ve yararlı olmasına çalışacak. Velhasılı halkın yanında da durmakla topluma güven verecektir.
Acaba bu kentin siyasileri bu özellikleri taşıyorlar mı? Asıl sorun burada. Siyaset adamının, toplumsal sorunlarda, çözümlere kapı açacak, çözüm üretecek inandırıcı bir kişiliğe sahip olması beklenir. Hizipleşmeler ve kutuplaşmalar, bu toplumu nereye götürür? İhale ve yatırımlardan kimler sorumlu olur? Halktan toplanan vergi gelirleri nerelere harcanır?
Çağdaş topluma, bu kente modern nitelik kazandırmak, milli gelir paylaşımında yüksek ses çıkarmak, hakkı adaleti savunmak, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele programını hayata geçirmek, her kesime eşit davranmak… Çiftçi, esnaf, emekli, işçi ve memur nezdinde varlığını hissettirmek ve hepsine güven vermek, sorumluluğu kimin sorumluluğundadır?
Evet siyaset, gerçekten toplumu doğru etkileme sanatıdır. Böyle bir siyaset, elbette ki Avrupa Birliği ve modern kalkınmış ülkeler nezdinde de, saygınlık kazanmaz mı? Buna karşılık, halktan kopuk ve bulunduğu yerin, konumunu, önemini, değerini kavrayamayan bir siyaset adamı, toplumu ne kadar etkiler? Unutmayınız ki: Siyasetin güzelliği halkın huzur ve yaşam kalitesinde görülür.
Siyaset adamı için, zaman çok önemli bir unsurdur. Bir belediye başkanının, bir milletvekilinin zamanı keyfince harcama lüksü olmamalıdır. Siyaset, anlayanlara değerli bir mirastır. Siyaset adamı, halkın gözlüğüyle bakıp gören insandır. Siyaset adamı, bulunduğu küçük yerden, büyükleri gören kişidir.
Siyaset adamı için “Yarın” uzak bir gün olmamalıdır. Unutulmasın ki: ilkler kenti Uşak, tarih, doğa, sanayi, tarımı ve kültürel değerleri yönüyle harekete hazır bir kenttir.
Gelin birazcık coğrafya bilgilerimizi hatırlayalım! Zaten doğa da, hareket üstüne kurulmamış mıdır?
Yerel yöneticinin, yerel siyasetçinin attığı her adım, kentin yaşam koşullarını iyileştirme yönünde olmalıdır. Bugünün kentlerinde ve özellikle kentimizde gördüğümüz en ciddi sorunlardan birisinin de insanın doğaya yabancılaşması olduğunu söyleyebiliriz.
Beton yığınları ile asfalt yüzeyler arasında sıkışmış olan insan giderek ötekileştirmek kimin sorumluluğundadır?
Bir kenti trafik keşmekeşliğine, kaldırım işgallerine, kural tanımaz sürücülere, korna seslerine, sonuna kadar açılan müziklere, park edilmeyecek mekanlara yapılan düzensiz araç parklarına, mecburiyet caddesi konumundaki İsmetpaşa caddesini adeta işgal eden araçlara mahkum etmek kimin sorumluluğundadır?
Ey Siyaset adamlarımız! Belediye Başkanları ve Milletvekillerimiz! Öyleyse siz de, bulunduğunuz yerin, konumunuzun değerini bilseniz; kendi çıkarlarınız için değil halkın çıkarları için çalışan birer halk neferi olsanız ne kaybedersiniz? Her şeyin gönlünüzce olması dilek ve temennisiyle hoşça kalın dostça kalın!
.