Mersin’in Tarsus İlçesi’nde Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi gencecik bir kız, Özgecan Aslan, minibüs sürücüsü Suphi Altındöken tarafından hunharca öldürüldü. Bu acıya nasıl dayanılır bilemiyorum. Allah ailesine sabır versin
Suphi ve Suphi gibilere hayvan demek hayvanlara zulümdür. Hayvanlar yaşama içgüdüsünün gerektirdiğinin dışında hiçbir canlıya zarar vermezler. Hayvanlardan aşağı, aşağılardan aşağı bir seviyedir tecavüzcülerin ve haksız yere insan öldürenlerin konumu.
Bu nedenle Yüce Allah Maide 32’de cinayet işlememiş yahut yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa , bütün insanları yaşatmış gibi olur, diyor.
Buradan çıkaracağımız sonuç; haksız yere adam öldüren yeryüzünde bozgunculuk yapan kişinin yaşamaya hakkı yoktur!
Sizce var mı?
Örneğin Alevi Sünni, Kürt Türk toplumu birbirine kırdırmak için provokatörlük yapanlar, gençlerimizi uyuşturucuya alıştıranlar, uyuşturucu ticareti yapanlar, tecavüzcüler, haksız yere cana kıyanlar yaşamayı hakediyor mu sizce? Bunlar Kitabı Kerimde bozguncu olarak tarif edilen insan tipleri değil midir?
Biz bunu hep yaşıyoruz. Bir kadın hunharca öldürülüyor. Sonra toplum, kadın dernekleri, bazı sivil toplum örgütleri ayağa kalkıyor. Bir müddet tepkiler ortaya konuyor, sonra unutuluyor. Maktullerin yakınları bitmez tükenmez acılarıyla ve katillerin onları soktuğu maddi manevi sorunlarla başbaşa kalıyor. Ne toplumun, ne de mağdurların adalet duygusu hiçbir zaman tatmin olmuyor. Biz toplum olarak bunu hep yaşamak zorunda mıyız? Hasta oluyoruz. Adaletsizlik bizi kendi adaletini sağlamaya, daha açık bir ifadeyle devletin sağlamadığı adaleti gerçekleştirmeye, yeni yeni kriminal suçlara yöneltiyor. İnsanlarda ihkak-ı hak, yani hakkı kendisi alma duygusu oluşuyor. TCK’ya göre ihkak-ı hak suçu oluşuyor. Böylelikle hastalıklı bir toplumda suçlar suçları kovalıyor.
Bunun tek bir ilacı var. KISAS! Kısas Allah'ın insanlara hayat garantisi olarak koyduğu yasasıdır. Yüce Allah "Ey akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır. Bu sayede adam öldürmekten sakınırsınız"(Bakara 179) diyor.
Biz ise katilleri yaşatıyoruz!
Şahsi görüşüm şudur: Behemehal idam cezası getirilmelidir. AB yasaları zevzekliklerini dinlemek istemiyoruz. Zaten Türkiye’yi AB’ne almayacaklar. İçten içe çürüyoruz. Tarihimizle ve kültürümüzle uyumlu olmayan ceza yasalarıyla toplumu çürütmeye, masum insanlara zulmetmeye kimsenin hakkı olmasa gerektir. Siyasi irade ve muhalefet derhal biraraya gelip bu işi halletmelidir. İktidarın yanında muhalefetin de samimiyetini de görmek isteriz. En çok millet iradesine atıf yapan hükümetler son 12 yıldır iktidardadır. Gerekirse idamın getirilmesi konusunda halkoyuna başvurma yoluna da gidebilirler. Millet iradesine inanan bir siyasi iradenin milletin bu konudaki fikrini sorması ve bu iradeyi hayata geçirmesi gerekmez mi?
Başkalarının acısına karşıdan bakmak hasta etti hepimizi. Haydi milletin vekilleri, elinizi taşın altına koyun artık. Millet arkanızda.